Güllük
Türkiye’nin güney batısında, Ege Bölgesi’nin güneyinde, Muğla ilinin Milas ilçesine bağlı şirin bir sahil beldesidir.
Milas-Bodrum kara yolunun 16.km sindeki sapaktan sağa dönüp 8 km daha yol aldığınızda, güneşin ya da ay ışığının yakamozlar oluşturduğu Güllük körfezini kuşatan bembeyaz evleri ve yemyeşil doğasıyla Güllük sizi karşılar.
Güney Ege’nin tarihi, turistik merkezlerine son derece yakın olan Güllük, doğa âşıklarının gerçek dinlencesi olmaya aday, bakir beldelerden biridir.
Ulaşım
Belde merkezinden, Milas-Bodrum Hava alanı 9 km, Bodrum 43 km, Milâs 24 km, İzmir 224 km uzaktadır.
Deniz, Kara, Hava yolunun hangisini tercih ederseniz Güllük’e ulaşabilirsiniz.
Çok sayıda yat ve tekneyi barındırma kapasitesine sahip limanıyla denizden; sadece 9 km uzaktaki Milas-Bodrum Hava alanında hava yoluyla, gerek otobüs şirketleri gerekse özel aracınızla kara yolundan beldeye ulaşım olanaklarına sahipsiniz.
Güllük-Milas, Güllük-Bodrum arasında düzenli olarak yapılan minibüs taşımacılığından ve taksilerden günlük seyahatlarınız için yaralanabilirsiniz.
Limandaki gezi tekneleriyle düzenli “Mavi turlara ”katılarak bakir koylarda güneşin ve denizin keyfini çıkarabilirsiniz.
Ege Bölgesinin genel özelliği olan, dağların denize dik olarak uzanmasıyla oluşan dantel gibi koylar, Güllük Körfezini süslemektedir. Güllük ’teki yükseltiler dağ özelliğinden çok, tepe özelliği taşır. Körfez içinde; Tavşan, Büyük ada, Domuz, Yılan, Metelik ve Salih adaları yer almaktadır.
Bitki örtüsü makilik tir. Ancak gölgesinde piknik yapabileceğiniz çam korulukları da bulunmaktadır. Bu nedenle belde yaz-kış yeşil doğasını korur. Rakım ortalama 10 m kadardır.
Tepelerde zeytinlikler ve çam türlerinin yansıra; yaban çileği mersin, çitlembik, böğürtlen, defne, sakızlık vb. Fundalıklar;
Yabani otlar; tırfıl, dere dikeni, kan yaşı, ayrık, topalak, sirken, yabani yulaf, narpız, semizotu, köremen (yabani pırasa), ısırgan otu, kazayağı, balık, kuş yüreği, baldıran, devetabanı, nane, kuzukulağı, sarmaşık, tilkişen (yabani kuşkonmaz), rezene, sarı ot, ebe gömeci, kenker, hardal, yabani radika vb.
Yabani çiçekler; nergis, sümbül, gülhatmi, papatya, mine türleri (yabani orkideler), kapari, yaban laleleri, gelincik, azan çiçekleri, kantron vb. pek çok çiçek türlerini görebilmek mümkündür.
Bahçelerde ise en çok gül, karanfil, sardunya, begonvil türleri yetişmektedir. Bitki örtüsündeki bu zenginlik, Güllük Körfezindeki balık çeşitlerinde de kendini gösterir.
Bu nedenle olta balıkçılarının tercihi olan beldede en çok; kefal, çipura, lidaki, levrek, Karagöz, sarıgöz, ısparoz, lagos, dilbalığı, yılan balığı, kerpe, kız balığı, zargana, sarpa vb. balık türleri yakalanır. Deniz suyunun tuzluluk oranı; ne Akdeniz kadar çok tuzlu nede Marmara ve Karadeniz kadar az tuzludur. Deniz sezonu boyunca çevredeki en ılık su Güllük’tedir.
Eski adı ”KÜLLÜK” olan beldenin ismi 1933 yılında Başbakan İsmet İNÖNÜ ve Mareşal Fevzi ÇAKMAK tarafından “GÜLLÜK” olarak değiştirilmiştir.
Güllük o tarihten sonra yerleşim yeri olarak dikkat çekmiştir. Osmanlı Devleti döneminde ticaretle uğraşan Rumların ithalat ve ihracat limanı olarak kullanılmış, Rum tacirlerin yaptırdığı depo binaları ve birkaç evden ibaret olan bir kimliğe bürünmüştür. Bu gün bu depolardan pek çoğu dükkân, kahve, lokanta olarak kullanılmaktadır.
Kurtuluş savaşından sonra Yunanistan da yaşayan Türklerle, Güllük’te yaşayan Rum vatandaşların değişimi sonunda, beldeye Girit, İstanköy ve Mora’dan gelen Türk aileler yerleşmiştir. Böylece Güllük ilk kez “yerleşim kimliği” kazanmıştır. İlerleyen yıllarda göçebe Yörük ailelerden birçoğu yerleşik duruma geçerek Güllük nüfusuna katılmıştır.
Güllük Atatürk’ün sağlığında büstü dikilen ilk köylerden biridir. Buda Atatürkçü ve ilerici kimliğin bir göstergesidir.(29 Ekim 1935) Beldeye daha sonraları Bodrum ve çevresinden, Milas ve köylerinden göç dalgaları başlamış, son yıllarda kurulan yapı kooperatifleriyle büyük kentlerden-önceleri tatil amacıyla gelen daha sonraları yerleşenlerle nüfus yoğunluğu artmıştır.
Güllük’te sürdürülen ekonomik faaliyetler çeşitli sektörlere dağılmış bulunmaktadır. Balıkçılık, sınırlı miktarda narenciye, maden ihracatı, zeytincilik, kültür balıkçılığı ve en önemlisi turizmdir.
İklim ve arazi koşulları nedeniyle en önemli tarımsal faaliyet zeytinciliktir. Yaklaşık 1000 dekar zeytinlik halkın bir bölümünün gereksinimini karşılar. Elde edilen zeytinden; zeytinyağı ve sofralık zeytin olarak yararlanılır. Zeytin ürünleri genelde, zeytinci ailenin 2 yıllık gereksinimini karşılamak üzere hazırlanır. Ticari amaç için çok az miktar kullanılır.
Zeytin 2 yılda bir meyve veren kıymetli bir ağaç türüdür. Narenciye üreticileri dar alanlarda kalmıştır. Belde pazarında ürünlerinin satışını yaparlar. Beldenin iç gereksinimini karşılarlar. Çok emek isteyen bir ağaç türüdür.
Beldede portakal, mandalina, limon türü yetiştirilir. Sofralık zeytin yapımında özellikle limon ve turunç ayrılmaz bir ikili oluşturur.
Sebzecilik ise Kocakışla Mahallesinde oturan sakinlerin uğraşıdır. Ürünler belde pazarının gereksinimini bile karşılamaz.
Güllük’ün ekonomik omurgasını sağlayan balıkçılıktır. Bu amaçla 1934 yılında, Bodrumlu Hasan Bey(Toker Ailesinin büyük dayısıdır)tarafından kurulan Güllük Dalyanı, şimdi balıkçıların kurduğu ”S.S Güllük Balık Satış ve Üretim Kooperatifi” tarafından işletilmektedir.
Muğla ilinin 2. büyük dalyanıdır. Dalyan, Güllük’ün kuzey-doğu yönünde, Sarıçay ağzında kurulmuştur. Dalyanda, usta dalyan kaptanlarının denetiminde üretilen BALIK YUMURTALARI (Havyar) ülke çapında haklı bir üne ve talebe sahiptir.
Son yıllarda açık deniz balıkçılığı, özellikle üretim balıkçılığı çok önemli bir geçim kaynağı olmuştur.
Körfez içinde bulunan adaların çevresine yayılan üretim havuzlarında kefal, çipura, levrek yetiştirilir. Satış büyüklüğüne erişen balıklar yurt içine ve yurt dışına pazarlanmaktadır.
Güllük dışına satış yapılan kefal, levrek, çipura; özellikle yurt dışına ihraç edilen yılan balığı ekonomik yapıda önemli yer tutmaktadır. Satışlar 6 balık kayafı, balıkçılar kooperatifi eliyle yurt içine, Nordzee ve Aegean firmaları aracılığıyla yurt dışına pazarlanmaktadır.
Amatör balıkçılar kendi tekneleriyle, kiraladıkları teknelerle, kıyıdan olta balıkçılığı yaparak; becere bilenlerde zıpkınla avlanarak stres atmakta, zevkli saatler yaşamaktadır. Kıyı balıkçılığında amatör bayan avcıların sayısında yadsınamaz.
Günümüz Güllük’ü turizm açısından her türlü olanakları ile büyük potansiyel gösteren bir yerleşim alanıdır. Son yıllardaki gelişmeler açıkça göstermektedir ki Güllük yakın gelecekte tüm dünyaya adını duyuran bir turizm merkezi olacaktır.
Çevredeki turizm merkezlerinin doyum noktasına ulaşması nedeniyle beldemize yönelen potansiyel artışı dikkate alan yeni idari yönetim, hızla altyapı çalışmalarına yönelmiştir.
Belde merkezinden gemilerle yapılmakta olan maden ihracatına hızla merkez dışına kaydırılması için verilen mücadele bunun kanıtı olarak görülmektedir. Bu arada iskeleden yapılan yüklemenin hem beldeye, Hemde ülke ekonomisine yadsınamaz kazancı bulunmaktadır.
Ancak üst düzey yetkililerin çevreye verilen zarar-çevreyle ilgili, Sağlık vb- ile kazancın dengelerine dikkat etmesi, uzun vadede nelerin olumsuz etkileneceğinin iyi düşünülmesi gerekmektedir.
Güllük’te sürdürülen ekonomik faaliyetler çeşitli sektörlere dağılmış bulunmaktadır. Balıkçılık, sınırlı miktarda narenciye, maden ihracatı, zeytincilik, kültür balıkçılığı ve en önemlisi turizmdir.
İklim ve arazi koşulları nedeniyle en önemli tarımsal faaliyet zeytinciliktir. Yaklaşık 1000 dekar zeytinlik halkın bir bölümünün gereksinimini karşılar. Elde edilen zeytinden; zeytinyağı ve sofralık zeytin olarak yararlanılır.
Zeytin ürünleri genelde, zeytinci ailenin 2 yıllık gereksinimini karşılamak üzere hazırlanır. Ticari amaç için çok az miktar kullanılır.
Zeytin 2 yılda bir meyve veren kıymetli bir ağaç türüdür. Narenciye üreticileri dar alanlarda kalmıştır. Belde pazarında ürünlerinin satışını yaparlar. Beldenin iç gereksinimini karşılarlar. Çok emek isteyen bir ağaç türüdür.
Beldede portakal, mandalina, limon türü yetiştirilir. Sofralık zeytin yapımında özellikle limon ve turunç ayrılmaz bir ikili oluşturur.
Sebzecilik ise Kocakışla Mahallesinde oturan sakinlerin uğraşıdır. Ürünler belde pazarının gereksinimini bile karşılamaz.
Ekonomik omurgasını sağlayan balıkçılıktır. Bu amaçla 1934 yılında, Bodrumlu Hasan Bey(Toker Ailesinin büyük dayısıdır)tarafından kurulan Güllük Dalyanı, şimdi balıkçıların kurduğu ”S.S Güllük Balık Satış ve Üretim Kooperatifi” tarafından işletilmektedir.
Muğla ilinin 2. büyük dalyanıdır. Dalyan, Güllük’ün kuzey-doğu yönünde, Sarıçay ağzında kurulmuştur. Dalyanda, usta dalyan kaptanlarının denetiminde üretilen BALIK YUMURTALARI (Havyar) ülke çapında haklı bir üne ve talebe sahiptir.
Son yıllarda açık deniz balıkçılığı, özellikle üretim balıkçılığı çok önemli bir geçim kaynağı olmuştur.
Körfez içinde bulunan adaların çevresine yayılan üretim havuzlarında kefal, çipura, levrek yetiştirilir. Satış büyülüğüne erişen balıklar yurtiçine ve yurtdışına pazarlanmaktadır.
Güllük dışına satış yapılan kefal, levrek, çipura; özellikle yurt dışına ihraç edilen yılan balığı ekonomik yapıda önemli yer tutmaktadır. Satışlar 6 balık kayafı, balıkçılar kooperatifi eliyle yurtiçine, Nordzee ve Aegean firmaları aracılığıyla yurtdışına pazarlanmaktadır.
Amatör balıkçılar kendi tekneleriyle, kiraladıkları teknelerle, kıyıdan olta balıkçılığı yaparak; becerebilenlere zıpkınla avlanarak stres atmakta, zevkli saatler yaşamaktadır. Kıyı balıkçılığında amatör bayan avcıların sayısında yadsınamaz.
Turizm açısından her türlü olanakları ile büyük potansiyel gösteren bir yerleşim alanıdır. Son yıllardaki gelişmeler açıkça göstermektedir ki Güllük yakın gelecekte tüm dünyaya adını duyuran bir turizm merkezi olacaktır.
Çevredeki turizm merkezlerinin doyum noktasına ulaşması nedeniyle beldemize yönelen potansiyel artışı dikkate alan yeni idari yönetim, hızla altyapı çalışmalarına yönelmiştir.
Belde merkezinden gemilerle yapılmakta olan maden ihracatında hızla merkez dışına kaydırılması için verilen mücadele bunun kanıtı olarak görülmektedir. Bu arada iskeleden yapılan yüklemenin hem beldeye, hem de ülke ekonomisine yadsınamaz kazancı bulunmaktadır.
Ancak üst düzey yetkililerin çevreye verilen zarar-çevreyle ilgili, sağlık vb.- ile kazancın dengelerine dikkat etmesi, uzun vadede nelerin olumsuz etkileneceğinin iyi düşünülmesi gerekmektedir.